OKUYORUM, SEN DE OKU!

JULES VERNE - DÜŞLERİN EFENDİSİ

12 Ocak 2010 Salı

Duo

Eee! Nasıl olacak bu iş böyle? Yaşıyorum, yaşıyorum ama beklentilerin bir sonu gelmiyor ki! Geçmişe bakıyorum ve hatta geleceğe, sürekli bir şeyleri beklemişim ve bekliyorum. Al işte şimdi de Lost'un 6. sezonunu, FlashForward'ın devamını, Harry Potter and the Deathly Hallows filmlerinin birincisini, Adam Faver'ın yeni kitabını... Vay be!
Geçmişte beklediklerimin hepsi olmadı tabii ki; bazılarından vazgeçtim, bazıları benden vazgeçti. Bir kısım beklentim de hala olabilir umuduyla olduğu yerde duruyor. Yolun sonu gelmediği sürece umut etmekten vazgeçmeyeceklerim var, ama bir çoğu da büyük bir temizliğe girişince çöpü boylayacak.
Şunu farkediyorum; bir şeyi "olsun" diye uzun süre beklerseniz, hayatınızda çok büyük bir yer kaplamaya başlıyor siz isteseniz de istemeseniz de. Uzun süre çalışan bir programın RAM'i yemesi ve bilgisayarı yavaşlatması gibi, hareket alanını minimuma indiriyor ve insanı yavaşlatıyor. Üstelik saçma sapan bir şekilde korku yaratıyor. "Bu hayalimden vazgeçersem, hayatımda oluşacak boşluk o kadar büyük olur ki; bir daha onu asla dolduramam." korkusu bu. İşin derinine girdiğinizde bu çıkıyor karşınıza sayın okurlar. Kaç kişisiniz bu arada? Hmm maximum 2. Süpermiş.
Aslında ben istesem sizden daha çok olur ama istemiyorum. Neyi kiminle paylaşmışım ki bugüne kadar bunları da paylaşayım değil mi? Mantıksız. Kendi kendime yazıyorum aslında bunları hep. İtiraf ediyorum konuşamadıklarımı, yazarak. Kitap yazayım dedim ama sonu hiç iyi bitmiyordu. Kötü sonları okuyucu sevmez. Halbuki Voldemort kazansa fena mı olurdu? Sauron Kara Kapı'nın önünde Gondor ordularını bozguna uğratsa? Arwen denilen ilah, Aragorn'la evlenemese...
Oo! Karamsarlık yapmışız. Olur ama öyle! Beşiktaş kaybetti ve hatta Windows 7 kurma deneyimi ne yazık ki başarısızlık ile sonuçlandı. Üstüne üstlük kendi kendime kocaman itiraflar yaptım. Yüzüme karşı söyleyemediklerimi yazıya döktüm. Bazı düşündüklerimi yazmadım aslında. Onları kendime sakladım bir kez daha, kimse okumayacak olsa bile ben dönüp bir gün okuyacağımı biliyorum bunları. Kendinden bile bir şeyler saklayan adam! Evet o benim sanırım.
Harry Potter denen denyodan bahsetmiştik değil mi? Hah sırf o yüzden inan, aklıma Severus Snape geldi. Bu yazı da ona ithaf olsun. Ne olmuştu yedinci kitabın "Prens'in Hikayesi" bölümünde? Hemen hatırlayalım.
Sahne : Dumbledore ile Snape, Dumbledore'un ofisinde Harry'yi konuşurlar. Mevzu Snape'in Harry'yi sevgi beslemeye başlamış olma ihtimaline gelir. Snape "Çocuğa mı?" diye haykırır ve akabinde bir Patronus patlatır...
"Asasının ucundan gümüş maral fırladı: odanın zeminine indi, tek bir sıçrayışla odayı geçip pencereden dışarı uçtu gitti. Dumbledore onun süzülerek uzaklaşmasını izledi ve maralın gümüşsü parıltısı sönerken, Snape'e döndü, gözleri yaşla doluydu.
"Bunca zaman sonra, öyle mi?"
"Her zaman," dedi Snape.
İşbu kısa paragrafta bilen zihinler için çok ciddi bir mesaj gizlidir.
Çok kral adamdın Severus Snape ama yetmedi. Biliyor musun?
Hiçbir zaman yetmez...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder