OKUYORUM, SEN DE OKU!

JULES VERNE - DÜŞLERİN EFENDİSİ

14 Ocak 2010 Perşembe

Ardından en çok ağlanan kötü : Severus Snape

İki gündür, bu adamı anlatmanın güzel bir yolunu bulmaya çalışıyorum, yok! Hayranlarında yaptığı etkiyi yaratabilmenin tek yolu kitapları baştan sona okumak. Böyle bir şey olmayacağına göre...
En iyisi, "kimdir?" sorusunun cevabını vererek başlamak. Severus Snape, Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu'nda iksir öğretmenidir. İksir konusunda ve hatta sihir ilminde son derece ilerlemiş bir büyücüdür. Harry Potter dünyasında bir sıralama yapsak, Harry Potter sihir bilgisi ve gücü sıralamasında ilk ona bile giremeyecek bir veled iken, Snape, Lord Voldemort ve Albus Dumbledore'un birinciliği paylaşacağı listede, ikinciliğe yerleşir. Çok nadir olarak görülen büyü icat etme hususunda da oldukça başarılıdır. Özellikle bir "sectumsempra"sı vardır ki yarar geçer. Bir katananın insan vücudunda yapacağı etkiyi yapan bir büyü bu.
İlk kitaplarda belirgin olarak gözümüze sokulan Severus Snape'in, Harry Potter'dan bir şekilde nefret ettiğidir. Sürekli olarak Harry Potter'ın başına gelen olaylardan Severus sorumluymuş gibi hissederiz ama sonunda adamın tek yaptığının bu veledi korumak olduğunu farkederiz.
Bu Snape'in iyi olduğunu göstermesin; bildiğin kötü bir adam Snape. Vakt-i zamanında Lord Voldemort ile bir olmuş ve dünyaya epey kötülük yapmış. Hatta Harry'nin annesi ve babasının ölmesine yol açan bir olayda başrolü oynuyor. Bir gün kahinin biri Dumbledore'a bir kehaneti açıklarken, yarısını duyacak kadar süre ortamda bulunuyor ve bunu Voldemort'a yetiştiriyor. Lord Voldemort kehanette bahsedilen kişinin Harry Potter olduğuna inanıyor ve tüm ailesi ile beraber Harry'yi yok etmeye karar veriyor. Voldemort Harry'nin önce babasını sonra annesini öldürüyor ama sıra bizim embesile gelince tarihi bir hata yapıyor ve Harry'ye yolladığı öldürme büyüsü geri tepiyor. Kendisi halihazırda ruhunu altı parçaya bölmüş bir abimiz olduğundan ölmüyor ama mahvolmuş bir şekilde kaçmak zorunda kalıyor.Voldemort sempatizanı birçok büyücü yakalanıyor ama, Dumbledore'un şahitliği ile Snape, hapse gitmiyor aksine iksir öğretmeni oluyor işte okulda.
Üstelik bunu yargılayan herkese Dumbledore, Snape'e sonuna kadar güvendiğini, her şeyin değiştiğini söylüyor. Dumbledore, Voldemort'un ölmediğini bir şekilde biliyor ve Harry'yi o final karşılaşması için yetiştirmeye başlıyor, ona Voldemort'u öldürmenin yollarını öğretiyor ve Snape'de bu süreçte ister istemez katkıda bulunuyor. Dördüncü kitabın sonunda Voldemort tekrar vücut buluyor ve Snape, Dumbledore'un emriyle casusluğa başlıyor. Bu göze alınması büyük bir risk çünkü Voldemort dünyanın en güçlü zihnefendarı yani karşısındaki kişinin zihnini okuyabiliyor. Ancak Snape'de gerçekten çok büyük bir zihinbendar yani zihnini okumaya çalışanı engelleyebiliyor. Voldemort bunu defalarca denedi Snape üzerinde ama yemedi...
Voldemort ise Snape'in, kendisi için casusluk yaptığını düşünüyor. Yazar altıncı kitabın sonuna kadar Snape'in gerçekten hangi tarafta olduğunu açıklamıyor okura. Altıncı kitap zaten tümü ile Snape'e adanmış ve sonunda Severus, Dumbledore'u öldürüyor ve kaçıyor. Hepimiz Snape'ten nefret ediyoruz tabii. Gerçi ben nefret etmemiştim. Kötü karakterleri severim.
Oysa Dumbledore'un zihinlerin ötesinde planları vardır... İşte, son kitapta tüm düğümler çözülürken Snape'in sakladıkları gün ışığına çıkıyor. Kitabın sonlarına doğru Voldemort, kendisine karşı casusluk yaptığı için değil, tamamen öyle olması gerektiğine inandığı için Snape'i öldürüyor. O sırada Harry Potter buna tanık oluyor. En nefret ettiği adam, en nefret ettiği ikinci adamı öldürüyor. Snape ölmeden önce, düşüncelerini Harry Potter'a verebiliyor. (Büyü dünyasında düşünceler bir bulut halinde zihinden çıkarılıp, Dumbledore'un icat ettiği Düşünseli denen bir alet sayesinde izlenebiliyor.) Harry, Snape'in düşüncelerini izlediğinde hepimiz gerçekleri öğreniyoruz.
Bu noktada "Snape kimdir?" sorusunun başka bir cevabı var
Snape yapayalnız, kapkaranlık, kötü ama hepsinden önemlisi ömrü boyunca, tek bir kadını, 10 yaşında bir parkta ilk gördüğü andan itibaren, ölümü göze alacak kadar çok sevendir. Kaderin kötü bir oyunu olarak zaman içinde bu kadın, Severus Snape'in başka nedenlerle nefret ettiği James Potter denen bir adamla evlenir ve Harry Potter'ın annesi olur. Severus sevmekten vazgeçmez. Voldemort'un kehanetle ilgili planını duyduğunda çıldırmış bir halde Dumbledore'a koşar ve onları koruması için yalvarır. Karşılığında da casus olur Voldemort'a karşı. Dumbledore'un koruması Potter ailesini koruyamaz, çünkü en iyi arkadaşlarından biri tarafından Voldemort'a satılmışlardır ama Harry hayatta kalmıştır. Snape, nefret ettiği adamın, nefret ettiği oğluna, sırf bir zamanlar çok sevdiği bir kadının oğlu olduğu için göz kulak olur. Fena çelişki... Snape, Harry'den nefret etmektedir çünkü, Harry, babasının kopyası bir çocuk. Tipi, hareketleri, kibri, havası vs. Bir tek gözlerini annesinden almış. Aynı yeşil gözler.
İşte merak ettiğin o Patronus sahnesi buna işaret ediyor. Snape'in kadının ölümünden 16 sene sonra bile hala sevmeye devam ettiğine... Tüm yaptıklarını sırf bu sevgi uğruna yaptığına...

"Bak... bana..." diye fısıldadı...
Yeşil gözler, kara gözleri buldu, ama bir saniye sonra, kara gözlerin derinliklerindeki bir şey ortadan kayboldu sanki; sabit, ifadesiz ve boş kaldılar. Harry'yi tutan el yere çarptı ve Snape bir daha hareket etmedi...

Böyle bitirdi Rowling, Snape'i. İnsanlar ölümüne ağladı. Kimisi onun gibi bir kahraman için bu sonu yeterli görmedi ama bence, tam da böyle ölmeliydi Snape. Ömrü boyunca sevdiği gözlere bakarak...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder